Kurye ve Kargo Arasındaki Farkı Hemen Anlarsınız
İsmini duymaya başladığımızdan beri Kuryelik, Kargo ile hep birbirine karıştırılmış ve kıyaslanmıştır.
Bunun sebebi ücretlendirmeden dolayıdır. Bu yüzden, şehir içi de olsa, insanlar daha ucuza()! mal olacağını düşünerek kargoyu seçmişlerdir.
Kargodan kastımız, elbette ülkenin dört bir tarafına teslimat yapabilen, çok sayıda markası olan, dev bir sektörden bahsediyoruz.
Bu sektör binlerce elemanıyla yurdun neredeyse yüzde altmış kısmına hizmet veriyor. Ne müthiş değil mi?
Fakat geçtiğimiz son on beş senede , özellikle markaların artması ve büyümesi sonrasında yaşanan çok ilginç ve nahoş durumları da irdelemek gerekiyor.
Mesela, reklamlarına milyonlar harcayan bir kargo firmasının 444 le başlayan çağrı merkezini arıyorsunuz.
Telefonu yanıtlayan çalışana, adres verip paketinizin alınmasını bekliyorsunuz.
Ve tabi bu görüşmeler de kayıt altında. Fakat hava karardı, gün bitti hala gelen olmadı. Bu defa siz de ertesi gün tekrar arıyorsunuz.
Telefon numaranızı söylediğinizde, kaydınızı görüyorlar ve “dün arkadaşımız kaydınızı filan filan şubeye aktarmış ama o şube çok yoğunmuş, bugün geleceklermiş!” Tekrar beklemeye başlıyorsunuz.
Üçüncü gün oldu, yine ne gelen var ne giden ve siz bir daha arıyorsunuz.. Bu defa da aşırı yoğunluklarından dolayı hiç gelemeyeceklerini söylüyorlar.
Siz de her çağrı merkezi ile konuşan ve işi çözülmeyen insan gibi, başka bir kargo şirketini arıyorsunuz.
Diğer firmanın, saha elemanı üç saat sonra geliyor ve yarım kiloluk paketinizi sizden alıyor.
Artık ferahladınız zira paketiniz yarın adrese ulaşmış olacak. Fakat bu süreçten sonra, teslimatınız için başka bir serüven başlıyor.
Gönderdiğiniz paketin, adresteki sokakta kapı numarası hatalı yazılmış olduğu için paket teslim edilemiyor.
Eleman, paketin üstünde yazan telefon numarasını aramayı düşünemiyor veyahut etrafta birilerine sormaya yeltenmiyor.
Sokağın başına kadar gelmişken, geri dönüyor, aracındaki öteki paketlerin yanına atıyor ve akşama kadar dolaşıp, mesai bitimine yakın gelip yanlış adres diyerek şubeye bırakıyor.
Şubedeki çalışan arkadaşlar, telefonla arayıp durum bilgilendirmesi yapmıyor ama sisteme girip adresin yanlış olduğunu bildiriveriyorlar.
Milyar dolarlık firmanın, web sayfasında gönderi kodunuzu girip baktığınızda dört gözle beklediğiniz paketinizin, 3 gündür sizden 500 metre ileride, kargo şubesinde beklediğini görüyorsunuz.
Hakkınızı aramak, açıklama duymak istiyorsunuz ama “adreste yoktunuz” deyip geçiyorlar
Nihayetinde şirket ne kadar büyük bir şirket olursa olsun, teslimatı yapan elemanı, işini sevmiyorsa o büyük şirketlerde bu işi yapamaz.
Bu konuyu bir de kurye olarak ele alalım.
Çağrınızdan sonra kurye gelir, direkt sizden paketinizi alır, adrese bakar, gitme zamanına göre karar verir ve yola çıkar.
Teslimat süresine göre sokağa ulaşır. Sokak doğrudur ama kapı numarası yanlıştır. Hemen gönderinin üzerindeki telefon numarasını arar. İrtibatı sağlar, gerçek kapı numarasını öğrenir ve teslimatı gerçekleştirir.
Diyelim ki paket üzerinde telefon numarası yok. Önce tabelaları kontrol eder, adresteki apartman ismi gibi detayları okur. Baktı ki o da yok, köşedeki manava sorar. Hay aksi bu da olmadı. Merkezi arar sorunu anlatır. Şirket irtibat görevlileri, gönderi sahibi kişiyi arar ve kapı numarasını teyit eder. Veee paketi gönderenin yönlendirmesi ile birkaç dakika içinde paket adresine ulaşır. Mutlu Son…
Müşterinin telefonuna ve kayıtlı mail adresine teslimat bilgileri iletildi bile.
Demek ki, işi layıkıyla sonuçlandırmak için milyar dolarlık şirket olmak değil, vazifesini doğru yapan ve zincirin en sonundaki elaman olmak gerekiyormuş.
Unutmayalım! Fiyatın ucuz olması, iyi olması anlamına gelmiyor. İçinde bulunduğumuz çağda, zaman denen kavrama paha biçilemiyor.
Sizler de zamanınızı ve paranızı sokağa atmayın..